bugün

entry'ler (782)

mardin medeniyetler zirvesi

Her yıl sosyal sorumluluk projeleri çerçevesinde bunun gibi yüzlerce yardım kampanyasına ev sahipliği yapan Mardin, Diyarbakır, Tunceli, Van gibi illerden sonra okumak için 400 metre yüksekliğindeki tepelerin arasına gerilmiş ince çelik halatların taşıdığı sepetlerle karşıya geçmeye çalışan idris'e, Temel'e, Fadime'ye de yardım için toplanıp gideceğinden hiç kuşkum yok bu cevvallerin.

türklerin üstün olması

Neden üstündür bu Türkler? Ne olduğu belli olmayan olgudur açıkcası. Neden üstün olması beklenmektedir ya da daha doğrusu neden üstün olmadığı için yerilmektedir.

Gelin canlar dürüst olalım. Çıkarın ağzınızdaki baklayı. Bırakın "ben okuyorum" latifesindeki kıl kuyruk lümpen ağırlığınızı. Anmayın kimsenin maundan boş kitaplıklarını. Arkanıza dönüp saymayın tek ağızdan, tek ideden çıkmış onlarca, yüzlerce kitabın okunmuş 2-3 sayfasındaki altı çizili başkalarının kelimelerini. Söyleyin mertçe, Türkler Türkler dediğiniz bu adamlar üstün olsalardı daha mı iyidi?

türklerin üstün olması

Çin'in Orta Asya'daki halkalara ve kolonilere yaptığı zulmü engellemek, kendisine sığınanları korumak amacıyla hiçbir gayesi ve çıkarı yokken doğuya yönelmesini neresinden bakarsan faşist, ırkçı bir söylemle "bayındırlık" icraatlerine bağlayanlara bile hala dostça ve iyimserlikle yaklaştıklarından ötürü üstün değillerdir.

kürtçe cin ali kitabı

Bir dilin öğretilmesinde başlangıç seviyesi için en basit cümlelerin yer aldığı "Cin Ali" gibi kitaplar neredeyse bütün öğretim kurumlarında mevcuttur. Bu ispanya'da da, Amerika Birleşik Devletleri'nde de, Uruguay'da da böyle.

Burada önemli olan husus ise öğretilecek olan dilin tarihini iyi yorumlayıp en uygun şekilde en kalabalık grubu kapsayacak lehçenin esas alınmasıdır.

Kürtler'e karşı haklı ya da haksız genel bir tavır mevcut. Durum böyle olunca dillerine karşı da insanların algıları negatif yönde açık oluyor. Genel anlamda 25-30 milyon insanın konuştuğu bir dille dalga geçmek elbette doğru bir şey değil. Ama buna karşılık Kürtler'i ve Kürtçe'yi savunmayı kendine görev edinmiş kişilerin de 280 milyondan fazla kişinin anadil olarak konuştuğu bir dille, Türkçe ile dalga geçmesi de hiç doğru değil.

Her Kürtçe konuşanın bir terör örgütüne mensup olmayacağını bilmemiz gerektiği gibi, her Türklüğü veya nesebini savunanın da atsızcılar.com üyesi olmadığını bilmemiz gerekir. Kaldı ki Kürtler'e karşı genel tavır ne yazık ki bir terör örgütüyle olan yadsınamaz hukuku dışında bir de genel hal ve tavırlarıdır. Avrupa'nın pek çok ülkesinde, özellikle Norveç, Avusturya, Finlandiya, Almanya gibi Kürtler'in bol bulunduğu ülkelerde de aynı şekilde tavırlarıyla dikkat çekmekte ve yerli halkın tepkisiyle karşılaşmaktadırlar. Böyle bir gerçekle yüzleşmek yerine yanlış bilgilerle savunmada olmak ne yazık ki hiçbir şey kazandırmayacaktır. Hataların düzeltilebilmesi için, yanlış giden şeyleri rayına sokabilmek için öncelikle onların var olduğunu kabul etmek gerekir.

Bir yanlışı kabul etmek yerine aslı astarı olmayan maddeler göstererek saldırmak cahilliği körükler.

Kürtçe bir dildir! Öncelikle bunu kabul etmek gerekir. Dilbilimcilerin 2'ye 5'e 10'a ayrılmış olması hiç önemli değil. Kürtçe bir dildir. Eğer 2 kişi bile kendi arasında anlaşabiliyorsa o bir dildir. Kuşdili bile dil diye geçerken Kürtçe geçmeyecek mi? Elbette geçecek...

Hatta Kürtçe, Türkçe'nin dil ailesinden gelen bir Altay dilidir. Yalnız sanıldığının aksine Arapça, Farsça, Rusça, Türkçe gibi 4 büyük anadilin arasında kaybolmadan kalmış bir dil değil tam aksine 3 ana lehçe altında onlarca şiveye bölünmüş, belagatı coğrafya ve etkilerine göre değişen gelişim evresinde olan bir dildir. Bunu kalkıp yüzyıllardır oturmuş ses ve cümle yapısıyla yüz milyonlarca insanın konuşabildiği bir dile benzetmek çok büyük cühelalıktır.

Türkçe Ural-Altay dil ailesinden Oğuz grubuna ait bir dildir. Azerice ise aynı ailenin aynı grubundan batı kesimine yani Batı Oğuz grubuna ait bir dildir. Elbette birbirine çok yakındır. Ama bir lehçe ya da şive değildir. Fransızca, ispanyolca, italyanca Latince kökenli aynı aileden, Hint-Avrupa dil ailesinden Roman Dilleri koluna aittir. Ama birbirilerini anlıyorlar mı sanıyorsunuz? Biz yine de az buçuk anlıyoruz Azerice'yi. Onlar bizi tamamen anlıyor zaten.

Kürtçe de Hint-Avrupa dil ailesinin bir ferdi. En büyük avantajı olan merkez Kürtçe yani Kurmançi (Kurdmanci)'yi zamanında muhafaza etmiş olsaydı. Yani her yörede farklı bir şive, bu şiveyi de farklı bir lehçeye çevirmemiş olsaydı şimdi herkes birbirini anlayabiliyor olacaktı. Sanıldığının aksine Arapça ya da Farsça'dan farklıdır. Bununla birlikte Kürtçe'deki bu farkları Türkçe'deki lehçelere benzetip dalga geçmek apayrı bir bilgisizliktir. Temel olarak 4 lehçe bulunan Türkçe'de herkes birbirini anlar. Yazın ve dilbilgisi kuralları değişmez. Trabzon'da kimse "gidiyorum" yerine "cideyrum" yazmaz! Ege'de kimse "önünde dursaydım" yerine "öüne duraaydım" yazmaz. Bunları bu şekilde telaffuz edenlere de biz "ne diyor yahu bu?" demeyiz. Ayrıca Azerice -ki Azerbaycan Türkçesi yanşlış bir tanımdır- konusunda yapılan espriler bence gayet naif, aslında birbirimizi anlıyor olmamızın verdiği çocukça keyiften alınan hazın neticesinde çıkan şakalardır. Onlar da bizim pek çok kelimemize gülüyor onu da belirteyim.

Netice itibariyle bir şeyi savunmak kör kütük cahilce, kulaktan dolma bilgiyle, taraflı tavırla yapılınca komik duruma düşülüyormuş. Ama inanın komik duruma düşmek, savunduğun şey için hiçbir yararın olmamasından çok daha iyidir.

Cin Ali'nin Topacı'ndan, sayfa 4.

rubber johnny

2005 yılında yayınlanan bir chris cunningham kısa fiilmi. johnny aslında pek çok bastırılmış duygunun ve diretmenin insanlar içinde birikimini somut olarak gösteren bir yaratık. köpeği ile bir mahzende tutulmaktadır. kısa film ciddi anlamda rahatsız edici bir konuya ve görüntülere sahip.

aphex twin'in cuk oturan müzikleri ile en azından bir kere seyredilmesi gerekiyor. aşağıdaki linkte aphex twin'in rubber johnny için yapmış olduğu theme'in klibi yer almaktadır. görüntüler filmden alıntıdır. uyarmak isterim ki ciddi anlamda rahatsız edici bir kliptir.

http://tinyurl.com/227eho

filmin resmi sitesi için;

http://www.rubberjohnny.tv/

bir haber kabaresi

Çiçeği burnunda sözlük yazarlarımızdan Mesut Yar'ın "ulan baktık kimse televizyonun başından kalkıp dışarı çıkmıyor" deyip televizyonu tiyatro sahnesine taşıdığı bambaşka bir format. Mesut Yar'la uyan türkiye ekibi kanlı canlı, 3 boyutlu, çok yönlü, fazla sözlü ama yine de görüntülü bir show hazırlamış.

Ne tiyatro denilebilir ne de kabare. Dünyada ilk defa denenen bir garip oyun. Daha fazla bilgi için şöyle de bir siteleri var:

http://www.uyanturkiye.tv

baskansesimiduy com

istanbul merkez ve ilçe belediye başkanlıklarına dilek, istek, şikayet ve her zaman söylemek istediklerinizi iletebileceğiniz umuma açık bir sosyal ortam.

açık seçik söylemiş adamlar; başkan sesimi duy!

http://www.baskansesimiduy.com

rte nin hizmet anlayışı

tuyleri diken diken eden turden bir seyler var bu iste.

kocaman cumhuriyetin sectigi basbakan kalkip bir oda dolusu gazetecinin habercinin kameranin onunde hem de canli yayinda diyor ki; "biz oraya cok hizmet goturduk, neler yaptik neler, demek ki karsiligini alamadik".

bu muydu sizin isimiz hizmet gucumuz millet dalavereleriniz? hani isniz hizmetti? ne oldu? birden bire sandiktaki pusulalarin rengi mi degisti yoksa?

bundan sonrasi anlayana kalmistir artik. yahu diyorlar ki biz oy karsiliginda calisiriz. bak kardes, ac gozunu, duy soylediklerini. oy onlar icin satin alinan bir sey. komurle, beyaz esyayla olmazsa baska seylerle satin aliriz diyorlar. rusvet degil mi bunun adi? yoksa birilerinin soyledigi gibi adi mi degisti bunun?

oy ver ki sana hizmet vereyim... hizmet verdim ki bana oy veresin!

olmadi bu demokrasi. cumhuriyet yine olmadi.

fatih portakal

29 mayis malum yerel secimlerin yapildigi gunde kanal d'nin secim ozel programi icin bakirkoy'e gonderdiler bu ahbabi. degisik yerlerde degisik seyler yaparken gormeye aliskiniz zaten kendisini.

ama kantarin topuzunu kacirmamak lazim. bir grup secmenin bulundugu bir cadirdan canli olarak baglanip ufak bir referandum ortami yaratan portakal herkesin kime oy verdigini sorarak "bakin ben burada farkli siyasi goruslerde farkli partilere oy veren insanlari bir arada buyuk bir ustalikla yonetiyorum" havalari atarken mikrofonu uzattigi bir beyfendinin 2007 secimlerinde chp'ye ve akp'ye oy verenlerin egitim durumlariyla ilgili olarak ysk'nin istatistiklerini okumasini engelleyerek "bunlarla nereye varmayi dusunuyorsunuz?" demesi portakal'in zamanindan once agactan dustugunu gostermektedir.

bir kere sen bir secim programi yapiyorsun. orda demokratik bir ortam yaratip kanallardaki muadillerine hava atmakla olmuyor bu isler. adam sana 2007'de chp'ye oy verenlerden universite mezunu ya da universite ogrencisi olanlarin orani %54 iken akp icin bu oran %12 diyor... sen de bununla nereye varacaksiniz diyorsun!

ben soyleyeyim; neyin ne oldugunu anlayan insanlari susturan senin gibi adamlar oldugu surece hicbir yere varamayiz!

28 mart 2009 ispanya türkiye maçı

demek amansiz olmak yetmiyormus bu maci kazanmak icin. demek ki eli kolu sacma sapan hareketlerle ileri geri goturmekle, makara hareketi yapip kasi gozu oynatmakla, kadir inanir tripleriyle idman yaptirmakla olmuyormus.

kabul etmek lazim turkler futbolda cok iyi degil. dunyanin sonu degil yahu kabullenelim artik bunu. bakmayin siz her yil sampiyonlar liginde ilk 3'e en az 2 takim sokuyormusuz gibi, her 2 dunya kupasindan birini biz aliyormusuz gibi, futbolun ulke ekonomisine turizmden daha cok katkisi oluyormus gibi davrandigimiza. tam aksine pakistan'dan biraz daha iyiyiz bu sporda ama bir turlu kabullenemiyoruz.

neyse, zaten bunun artik geri donusu yok. hasbel kader 60 sene icinde alinmis bir dunya 3.lugu ile bu umitler bir 100 sene daha yesil kalir.

yuru be turkiye futbol milli takimi... her firsatta milyonlar doken sponsorlarinla, bahiscilerinle, issiz gucsuz fanatiklerinle, yaratici reklam filmlerinle kim tutar seni? hicbir basarin yokken bile bu kadar el ustundesin kim bilir bir kupa kaldirsan ne olacak memlekette!?

amansız ol

(bir sürü x 10 bin) tl maaş alıp, plazalarda denize nazır ofisinde ne bok yediğini bilmediğimiz, gizemli işler yapan, vasat altı futbolculuk kariyerini noktalayıp bu camiadan ayrılma, yok olma erdemini gösterememiş kaba saba, nadan, nobran, hödük bir teknik adamın en az kendi işinde olduğu kadar başarısız oyunculuğuyla bok ettiği reklamın sloganı olarak seçilmiş amansız ol.

amansız olmasına amansız olalım da hodja şimdiye kadar kart görmekten başka ne işe yaradı bu hırçınlık? fatih tipi asabiyet ile futbol icra etmeye çalışan bir yeni nesil geldi yeşil sahalara. orta sahadan şut çekti bu aymaz bilgisiz cahil sinirli çocuklar. ama meşin yuvarlak hep bizim götümüze götümüze... ah çok pardon... kalemize kalemize girdi!

neyse, bir bok yemediği, hiçbir başarısı olmadığı halde bu zavallı halkın ezildiği bu zavallı ülkede bir sürü para kazanıp "nike" gibi bir markanın reklamlarında oynatılacak kadar bir yerlere ittire kaktıra getirilen değersiz insanların yarattığı tinsel morfozların arkasında kalan vortexlerde düşen uçakların sağ kurtulan değerli yolcularına sesleniyorum buradan;

türk futbolu değersizdir!
türk futbolcusu başarısızdır!
futbol türkler'in işi değildir!

boşverin golü, tacı, off-side'ı... işinize bakın, ilime bakın, irfana bakın... istikbale bakın, göklere bakın... sanata bakın, hayat damarlarınıza bakın!

brezilyalı olsak neyse diyeceğim de... yok dayı, renk tutmuyor, dişler az beyaz kalıyor.

dunyayi yoneten gizli orgutler

(bkz: teletubbies)

atatürk ten aforizmalar

öyle ya da böyle pek çok laf edilmiş söylenmiş kimisi tarafından. bir çoğu anılmış yüzyıllar boyu, bir o kadarı da kulağın tekinden girmiş diğerinden çıkmış.

amma ve lakin bazısı da vardır ki üstüne sadece düşünmek kalır duyana. söylenebilecek ne varsa söylemiştir zaten zat-ı muhterem. ne sen bir şey söylesen kifayeti olur, ne bir başkası.

bazı mallar çözemez "neden ve ne amaçla söylendiğini". beş para etmez ciğeriyle nefes alan dilini öyle kullanır ki gölgesine bile yanaşamayacağı insanlar için, şaşırır kalırsın.

ama o malların da suçu boylarından büyük değildir. çünkü bilmezler duydukları her lafın, söylenen her sözün o kutsal ağızdan çıkmadığını; bilmezler bazı tatlı su kurnazlarının kendileri gibi malları aldatmak için götlerinden uydurduklarını.

ölüler kitabı

deli kalem.

tanimadigin bir kizin merhaba seviselim mi demesi

kabul edildiğinde tanıdığını düşündüğün, hatta çok çok iyi tanıdığını sandığın ama aslında hiç tanımadığını çok sonra öğreneceğin biriyle sevişmekten daha az yıpratıcı bir tekliftir.

ermenilerden özür diliyorum

özür diliyorum...

bu ülkede aydın adı altında birleştirici etkisini sadece kimin yazısı daha çok okunacak, galata altında, cihangir'de kahvede kimin masasına daha çok insan oturacak kavgasında kullanan insanların değerli görülmesinden ötürü özür diliyorum!

bu ülkede geçmişini araştırmayan, geçmişinden olabildiğince uzak yaşayan, geçmişle ilgili her şeyi sağda solda, nispeten daha fazla araştırma yapmış olan insanlardan duyduklarıyla kabullenen gençlerin nüfusun büyük bölümünü oluşturmasından ötürü özür diliyorum!

ırkçılığı, ayrımcılığı ve her türlü faşistliği kendilerine rant sağlayacak birer basamak olarak gördükleri için durulmuş suları bile hiç düşünmeden bulandıran insanların bugün gazetelerde, televizyonlarda güzel isimleriyle boy boy saltanat sürmesinden ötürü özür diliyorum!

ermeni soykırımını kabul ettirmeye çalışırken, ermeni mezalimini ağzına almayan götlere inanan insanlarla aynı caddede yürüdüğüm için özür diliyorum!

aynı şekilde doğrusuyla yanlışıyla türk olmanın dünyanın en muhteşem şeyi olmadığını, bir ülkeyi sevmenin ırkçılık boyutunda olmaması gerektiğini, kendi ülkeni sevmenin "ya sev ya terk et" mantığıyla asla ama asla yürütülemeyeceiğini anlayamayan götlerle aynı caddede yürüdüğüm için de özür diliyorum!

lobi faaliyetleri sayesinde her ne kadar bu ülkenin en zengin, en refah, en lüks, en üst kademede yaşayan insan grubu olmasına rağmen ermeniler'in zavallı azınlık olarak görülmesinden ve diğer azınlıkların esamesinin bile okunmamasından ötürü özür diliyorum!

laz'ı, çerkez'i, boşnak'ı, arnavut'u, gürcü'sü ve sayamadığım diğer bütün azınlıklar bu ülkenin bir parçası olmaktan gurur duyup iyisiyle kötüsüyle tarihi tarihçilere bıraktığı halde, geri kalan 1-2 azınlığın savunucularının sürekli olarak huzursuzluk çıkarmasından mütevellit bu ülkede yaşayan tek azınlık onlarmış gibi davranılmasından ötürü hepsinden özür diliyorum!

her fırsatta bir koz gibi kullanılan ermeni soykırımını "ırkçı, ayrımcı, faşist, insanlık dışı" olarak gören insanların sadece tek yönlü kaynaklardan yararlanması ve bu kaynakların fransa, amerika, ermenistan, yunanistan gibi ya taraflı ya da diaspora yönetimindeki tarihinde sayısız sömürge, ırkçılık ve insanlığın fersah fersah uzağında ulan ülkelerden seçilmesinden ötürü özür diliyorum!

her nedense ermeni'den çok ermeni, yunan'dan çok yunan, kürt'ten çok kürt, peygamberden çok müslüman olan insanların söylediklerini can kulağı ile dinlerken, mantıklı konuşan insanların çığlıklarını bir türlü duymayanların bu ülkede çoğunluk olmasından ötürü özür diliyorum!

ve son olarak, o gün orada damarlarındaki kan ne kanı olursa olsun; ister türk, ister ermeni, ister laz, ister çerkez, bu lanet olası savaşın içinde yitip giden gencecik bedenlerin içinden eksilen ruhlardan özür diliyorum!
çünkü burda sizin etinizi yiyen, sizin kanınızı içen, sizin ruhunuzla beslenen orospu çocukarı, sizin aranızda olup bitmiş şeyler üstünden para kazanıp sonra da özür diliyorlar!

kurt cocuklarin cocukluk yasayamamasi

PKK'nın Aktütün olayı için "9 arkadaşımızı kaybettik" açıklamasının yer aldığı internet sitesinden bir haber başlığıdır. Sitenin ve editoryal zihniyetinin ne konseptte olduğu zaten gayet açık. Komünizmin daha doğrusu soyalizmin ne şekilde savunulacağını yalan yanlış öğretmeye çalışan insanların "eziliyoruz, dışlanıyoruz, vuruluyoruz" diye ağlarken, tek gözüyle kendi halkına nişan almasını bir şekilde anlamayan bu kuş beyinliler ne yazık ki bu konuda haklıdırlar.

En iyi savunmanın saldırmak olduğunu düşünen bu yayın organının belirttiği gibi Kürt Çocuklar çocukluklarını yaşayamamaktadırlar. Haber içeriği olarak baktığınızda tamamen taraflı olması neticeyi değiştirmemektedir. Bu çocukların her an karışmaya müsait bir ortamda yaşadıkları gayet açık. Diken üstünde bilye oynamak, top diye çuhadan bir öbeği iple bağlamak, en büyük eğlence olarak çember çevirmek bir çocuk için ne kadar yeterlidir... Peki ya eğitim? Sitede suçlanan Türkiye Cumhuriyeti'nin gönderdiği ve çocukluğunu yaşayamayan o küçümenlerin ağabey ve ablaları tarafından vurulan öğretmenlerin veremediği o eğitim? Bunun suçlusu kim peki?

Provokasyonu geçin artık dostlar. Taraflı mecra ve medyumların kendi bağnazlıklarını size kabul ettirmelerine izin vermeyin. PKK'nın sitesinden haber alırken içeriğini düşünün, onların yazdıklarını değil. Kendi beyninizi kullanın başkalarınınkini değil. Aynı şekilde faşist sitelerden yazı alacaksınız bunu gözetin, Kürt ozanını dinlerken de, Türk şairini okurken de. Belki o zaman ordaki çocuklar uzaktan kumandalı arabalarla oynayabilecek beton bisiklet yolları yapılmış parklar bahçeler bulabilirler etraflarında.

maceraya takıl

değişik bir yarışma. konusu gayet ilginç. bu akşam ilk bölümü yayınlandı.

extra terrestrial

(bkz: extraterrestrial)

ulkuculerin kurt ogrencilere iskence yapmasi

son zamanların en gözde konusundan dallanıp budaklanan kılcal damarlardan birinin kesiti gibi bu olay adeta. o ufacık evde yaşananlar, 2-3 kişiye yapılanlar aslında türkiye'nin her karışında yaşanmaya müsait olayların bir tanıtım filmi gibi. gerçek ya da değil. sorun bu olmadı yazılanları okurken. aslında kamçıyla dövüle dövüle sorun dolu bir arabayı çekmeye mahkum edilmiş eşekler gibiyiz. teşbihte hata aranmaz dostlar, siz birazcık kulak verin bana yeter.

şimdi kesit dedik, örnek dedik, ufak bir modeli dedik yaşananlara. olaylar değişiyor, coğrafyası değişiyor, dozu değişiyor, büyüklüğü değişiyor ama konu kürt-türk kakışması, itişmesi olunca nedense cümleler hiç değişmiyor. kürtler gözüyle bakmayı tercih edenler anında pkklı, türkler gözünden bakmaya meyilli olanlar hemencecik faşist oluyor. işte asıl sorunumuz budur. bunu nedense bir allahın kulu da görmek istemiyor. her iki taraf için de söylüyorum; demokrasi mi? demokrasi... özgürlük mü? özgürlük... hür irade mi? hür irade... o zaman diyorum ki ben ikinizden de nefret ediyorum! evet... faşistlerden de nefret ediyorum, pkklılardan da nefret ediyorum. öldürün birbirinizi, yiyin, yok edin. ama bunu gidin boş bir arazide yapın, kimsenin olmadığı bir tarlada yapın, terkedilmiş bir evde yapın.

yıllardır anlamadınız, biliyorum şimdi de anlamayacaksınız ama bir kere daha nefesimi boşa tüketeyim ben; her iki tarafın da birbirinden haberi yok! biriniz diğerine ateş püskürüyor, nefret kusuyor ardından da mermileri boşaltıyor, diğeri daha çok nefret ediyor, işkence ediyor, bomba yağdırıyor... hesapta oturup konuşma anlaşma safsataları 3-5 tane lümpenin ağzından şiir gibi süzülürken bunca hengame arasında sadece bekledikleri alkışları duyabiliyorlar.

marjinal vızıltıları ile yazın tepemizde uçuşan sivrisineklerden bile rahatsız edici olan bu arkadaşlar, sanki bu tarz olayları erketede bekler gibi hazırlanıyorlar sanırım. daha kimi, neyi savunduğunu bile bilmeden, farazi yaklaşımlarla öyle lak lak ediyorlar ki, bunları alıp olayın failleri ile karşılıklı oturtsak ne bok yerler bilemiyorum. adam kalkmış, dağdaki okuma yazma bilmeyen, daha donunu toplamaktan aciz, ne için silan kuşandığını anlamaktan çok uzak serseriyle, okumuş, çalışmış, kendisini eğitmiş, ailesine bakmış, huzuru bozmak yerine huzur sağlamak için ter dökmüş kürt vatandaşını bir tutuyor. diğeri bundan farklı değil... televizyondan başka yerde görmediği çiçek çocukları kapitalizmin kucağında noel babadan hediye dileyen veletlerden farkı kalmadığını bilmeden hala barış, kardeşlik, dostluk aracılığı yapmaya çalışıp "oo man what'da cool guy" saygısı kazanmaya çalışıyor.

bu tipler nerde kürt lafı geçse, nerde türk lafı geçse atlayıp hemen insanların genlerini kapıştırıyorlar. başkasının penisi ile ilk gece heycanını kursaklarında bırakmak istemem elbette ama haberleri olsun en büyük sorun kendileridir. bu ülkede, her ülkesini seven insanı sen faşist diye nitelendirirsen, bu ülkede her kürt'ü sen terörist diye tanırsan işte o zaman en büyük ayrımcı pezevenk sensindir....

(bu yazının sonunda ulan bu bana mı bir şey dedi yoksa diye düşünen varsa emin olabilir ki evet ona dedim)